Coki, kemerli burunlu, sıska bir adamdır. Küçük bir dairede oturuyor.
Kimse ile içli dışlı olmamak için tek yaşıyor. Kendisine göre, başka insanlarla ilgilenmesinin başına dert almaktan başka bir yararı yoktu. Tek yaşaması ne rahattı, başkasına bakmadan istediği gibi hareket edebiliyordu.
Kasvetli, kurşuni bir gün, Coki sokakları dolaşırken asık suratlı bir adamın oğluyla boğuşmasına rastladı. Bunalım geçiren çocuğun babasının hem bitkinliği hem de cılızlığını gördü. Coki kaşlarını çatarak yaramaz çocuğa baktı ve yürümeye devam etti. Başka insanların dertleriyle uğraşmak için bir nedeni yoktu.
Az ötesinde, kavga eden bir çifti gördü. Kadın çok tedirgindi, adam ise işitilmeyen bişeyler kekeleyerek homurdandı. Coki başını hemen başka tarafa çevirdi.
Ardı sıra, kendisi beyaz saçlı bir ihtiyar gördü. Adam kıpırdamadan Coki’nin arkasındaki insanları gözetledi. Aniden, adam Coki’ye bakarak “Onların çok mutlu olduklarını düşünüyor musun?” diye sordu. Coki şaşırdı ama cevap vermedi. Yaşlı adam kafasını eğdi, incelik “Sevdiklerimizle kavga etmek için olanak olsa da bir mutluluktur, çocuklarımıza bakmak için onlarla boğuşmak da bir mutluluktur” diye söyledi. Coki ürktü ve hemen bırakıp gitti.
Artık ne demekse bu? Adamın kafasında apaçık sorun olduğunu düşündü. Kavga etmek de bir mutlulukmuşmuş! Diyelim ki bu saçma sapan adam mutluluğun ne olduğunu bilmese de nasıl o sokaktaki gördüğü insanların mutsuzluğunu göz ardı ederdi ki?
Eve geldi, yatağa uzandı Coki. Yavaşça uykuya daldı.
Rüyasında evin önündeki kaldırımda kalakaldığını gördü. Heryerini karanlık kapladı. Yoldaki lambalar gömüldü, sadece yıldızların ışıltıları vardı. Siyah baykuşlar önünde süzüldü. Anısızın, sabah ki gördüğü babası ve oğlu ortaya çıktı. Onların sabah ki durumun aksine, babası çocuğuna bakarak sırıttı. Sanki bu karanlıkta onları korkutabilecek hiç bir şey yoktu.
Aniden bir sağanak geldi. Coki çok ıslandı ama onu tutan belirgin bir güç evine gelmesine izin vermedi.
Yağmurda, sabah ki kavga eden çifti gördü. Kadının elleri adamın kolunu kenetledi, hiç mi hiç kavga etmişe benzemiyordu. Coki bunalım geçirmeye başladı çünkü yanında kimse yoktu.
Birden, karanlıkta yaşlı adamın “Onların çok mutlu olduklarını düşünüyor musun?” diye fısıltını işitti. İyice telaşlandı, korkudan çığlık attı ve rüyadan kalktı.
Kendisinin yanıldığının farkına vardı. Tek yaşamak kendisini mutlu etmiyordu, üstelik kendisini bencilleştirdi ve yalnızlaştırdı. Coki silkindi, uyumaya devam etmeyi göze alamadı. Derin bir soluk çekti ve dışarıya keder verici bir bakış fırlattı.
Dışarıda herkes mutluydu.